Hayat bir kısır döngü, bunu zaten büyüyünce anladık. Bu kısır döngünün köşe başlarını da soru işaretleri tutuyor, eminim artık.
Hayatında biri var mı?...Ne zaman evleniyoruz
El kadar çocukken başlıyoruz, ' Anneni mi daha çok seviyorsun, babanı mı?'
Daha bu sorunun cevabını düşünüp de bulamamışken bu sefer ' Eee, ne zaman okula başlıyorsun? ' bombardımanı kendini gösteriyor!
Bitmediii, daha yeni başlıyoruz!
'Okumayı söktün mü?’
'Hangi takımı tutuyorsun? '
'Ödevini yaptın mı? '
'Sınavdan kaç aldın ? '
'İlerde ne olacaksın? '
Büyümeye doğru attığımız her adımda, sorular da yurttan sesler korosu gibi bize eşlik ediyor. Okul hayatı derseniz, göstereceğimiz başarı sorulan sorulara vereceğimiz cevaplara bağlı zaten başlı başına.
İlk aşk, ilk bakışma..
'Acaba O da benden hoşlanıyor mu? '
Beklediğimiz karşılığı bulamazsak; ' Acaba hayatında başka biri mi var? '
Eğer şansımız yaver giderse, hemen ardından ' Beni ne kadar seviyorsun? ' yağmuru..
Bu yağmurun arada bir doluya dönüşerek derimize batması, çok canımızı acıtması ve gözyaşlarımız arasında kulağımıza çalınan ' Neden ayrıldınız? ' soruları..
Okul hayatının sonlarına doğru ' Eee, mezuniyet ne zaman? '
Mezun olunca ' İşe girdin mi? '
İşe girince ' Hayatında biri var mı? '
Hayatında biri olunca ' Ciddi misiniz? '
Ciddiyseniz ( O da ne demekse?!. ) ' Nişan ne zaman? '
Nişanlanınca ' Evlilik ne zaman? '
Evlenince hemen çocuğun olursa ' Neden? '
Hemen çocuğun olmazsa ' Niçin? '
Çocuğun olunca ' İkinci ne zaman bakalım? '
Çocuklar büyüyüp adam olunca ' Emeklilik ne zaman? '
Çocuğun evlenince ' Torun yok mu? '
Oldu olacak yaşını başını almış insanlara ' Eee, öbür tarafa yolculuk ne zaman hayırlısıyla? ' diye soralım da döngü tamamlansın!
Yalnız inanın bana, soruların da kadını erkeği var! Küçük bir kıza ' Dikkatli oturuyorsun, değil mi kızım? ', küçük bir erkeğe ' Gösterdi mi bakalım benim aslan oğlum amcalarına? ' Ergenlik çağındaki kıza ' Aman, kimseye kaş göz etmiyorsun değil mi? ', erkeğe ' Eee, milli oldun mu bakalım delikanlı? ' Okullarını bitirmiş, biriyle flört eden genç kıza ' Aman; evleneceksiniz değil mi? ', erkeğe ' Bana bak, bu yaşta evleneyim demeyeceksin değil mi? '
Kadın ve erkeğin birbirlerine yönelttikleri sorular ne kadar farklı!
Erkek: ' Yeter ama çıkmamız lazım, ne zaman hazır olacaksın? ', kadın: ' Hazır değilim daha. Biraz daha beklersin değil mi? '. Kadın: ' Ne zaman evleniyoruz? ', erkek: ' Efendim, duyamadım; ne dedin?!. ' Evlenince erkek: ' Yemek hazır mı? ', kadın: ' Yemeğe çıkalım mı? '. Çocuk olunca erkek: ' Dün gece bebek hiç uyanmadı mı? ', kadın: ' Gece bebek sekiz kere uyandı, hiç duymadın mı?.
Kadın: ' Bana ne kadar uzun zamandır çiçek almadın, farkında mısın? ', erkek: ' Çiçek mi, o da ne?!. '
Erkekleri biraz harcadım galiba, ama kusura bakmasınlar. Dün gece bir belgesel kanalında dişi ve erkek kedilerin kısırlaştırılmalarını izledim. Erkek kedininki basit bir operasyon, dişi kedininki ciddi ameliyat! Pek acıdım dişilere, erkeklere bugünkü hırsım ondan!
İşin şakası bir tarafa, soru işaretlerini kovalayarak ve onlardan kaçarak, ama her zaman onların gölgesinde yaşıyoruz?.. Kanımıza karışmış, damarlarımızda dolaşıp duruyor bu kurnaz ' –mı?, -mi? ' ekleri. ' Bu ekler nasıl yazılır çocuğum? Ayrı yazılır öğretmenim! ’ Uf, kurtuluş yok işte sorulardan. Bir düşünün bakalım, soru sormadan, ya da bize soru sorulmadan geçirdiğimiz bir Allahın günü var mı?
Ay ben de soru sordum değil mi?
Ah, gene sordum! Tamam, sustum, tıp!
En İyi Cevaplar